Feminist bakışla moda
1950’lerden itibaren tüketim toplumu yükselirken tüketim toplumunda moda, yalnızca korunma ve örtünme için kullanılan yani gerçek bir ihtiyaç olmaktan çıkmış, kapitalizmin sahte ihtiyaçlar üreten mekanizmalarının merkezine yerleşmiştir. Kadın bedeni ve kıyafeti, bu tüketim düzeninde hem hedef kitle hem de kontrol nesnesi olmuştur. Feminist perspektif, modanın bu görünmez iktidar ilişkilerini ifşa ederek kadınların kıyafet seçiminde özgürlüğü nasıl daralttığını sorgular.
Moda, tüketim toplumu ve sahte ihtiyaçlar
Frankfurt Okulu’nun işaret ettiği gibi kapitalizm, bireylere sahte ihtiyaçlar dayatır. Moda, bu sahte ihtiyaçların en görünür alanıdır. Bu hızlı düzen içinde yılda iki kreasyon üretilirken artık elli iki kreasyon üretilmekte ve “Modası geçti” denilerek kadınlara sürekli yeni ürünler satılmaktadır. Feminist açıdan bu durum, sadece ekonomik bir sömürü değil, kadın bedeninin pazarlama nesnesine indirgenmesidir. Kadınlar, hem tüketici hem de “gösteri nesnesi” olarak konumlandırılır.

Görsel Kaynağı: eskil.com.tr
Meta fetişizmi ve kadın bedeninin nesneleşmesi
Marx’ın “meta fetişizmi” kavramı, modada doğrudan kendini gösterir. Bir kıyafet artık neredeyse yalnızca “statü” kazanmak için tüketilir. Bir paltoyu ısınmak için aldığınızda bu, onun kullanım değerini ortaya koymaktadır. Örneğin, lüks marka bir palto aldığınızda onunla birlikte göreceli olarak statü de edinmiş olursunuz. Bu da o ürünün değişim değerine işaret etmektedir.
Değişim değeri, kullanım değerinin önüne geçtiğinde metalara (objelere) karşı fetişizm ortaya çıkmaktadır. Lüks marka bir çanta ya da hızlı modadan alınmış “trend” bir parça, kadına kimlik atfediyormuş gibi sunulur. Böylece kadınlar, kendi özneliklerinden uzaklaştırılır, kimliklerini tüketim nesneleri üzerinden kurmaya zorlanır. Feminist teori açısından bu, öznenin elinden alınarak nesneye dönüştürülmesidir.
Küreselleşme, hızlı moda ve kadın emeği
Küreselleşmeyle birlikte hızlı moda markaları, kadın bedenlerini bir kez daha sömürgeleştirir:
- Emek boyutu: Tekstil sektörünün büyük kısmında düşük ücretle, güvencesiz koşullarda kadın işçiler çalıştırılır.
- Ekolojik boyut: Moda endüstrisi petro-kimya endüstrisinden sonra doğal çevreye zarar veren ikinci büyük endüstri olarak konumlanır. Senede 6 sezon yenilenen moda, 80 milyar üretimle gezegenden 200 yıl temizlenemeyen atık yaratıyor ve bıraktığı kimyasallarla da küresel ısınmanın en etken sorumlularından biri haline geliyor. Çevreye zarar veren atıklar, özellikle kadınların yaşam alanlarını doğrudan etkilemektedir.
- Tüketim boyutu: Reklamlar aracılığıyla kadınlara “moda olmazsan eksiksin” mesajı verilir.
Feminist bakış burada önemli bir soruyu gündeme getirir: Kadın özgürlüğü, başkalarının emeği sömürülerek üretilmiş bir elbiseyle gerçekten mümkün müdür?

Görsel Kaynağı: hairist.com.tr
Yavaş moda: Feminist bir direniş alanı
Hızlı modanın karşısında gelişen yavaş moda hareketi; yalnızca ekolojik değil, feminist bir direniş biçimi olabilir. Çünkü:
- Kadın emeğini görünür kılar, adil üretim koşullarını savunur.
- Tüketim baskısına karşı “daha az, daha uzun ömürlü” parçalara yönelir.
- Kadınların kıyafetlerini kendilerini ifade etme aracı olarak sahiplenmesine imkân tanır.
A Hidden Bee, Restore, IAMNOTBASIC, One Square Meter, Epidotte gibi Türkiye’deki yavaş moda markaları, “tüketici kadın” kimliğini yeniden tanımlamaya çalışıyor. Yani bilinçli, sorumlu ve kendi kararlarını veren özne kimliğini öne çıkarıyor.
Feminist özgürlük anlayışı
Moda bağlamında feminist özgürlük iki eksende düşünülebilir.
- Beden üzerinde söz hakkı: Kadın, toplumun, devletin ya da piyasanın değil, kendi bedeninin karar vericisidir.
- Etik ve kolektif sorumluluk: Özgür seçim, ancak bu seçimin emek ve doğa üzerindeki etkileri görüldüğünde anlamlıdır.
Bu noktada feminist bakış, moda özgürlüğünü bireysel bir tercih olmanın ötesinde toplumsal adaletle iç içe bir mücadele olarak tanımlar.

Görsel Kaynağı: fashionziner.com
Sonuç: Tüketim toplumunda moda
Moda, kapitalizmin en güçlü araçlarından biri olarak kadınların özgürlüğünü sınırlayan, bedenlerini nesneleştiren ve sahte ihtiyaçlarla kuşatan bir alan olmuştur. Ancak feminist perspektif, bu zinciri kırmanın yollarını da gösterir: Yavaş moda, etik tüketim ve beden üzerinde söz hakkı, kadınların moda üzerinden özgürlüğünü yeniden tanımlamanın imkânlarını sunar.
Kaynakça:
Alpat, F. E. (2013). Yavaş moda nedir? Akdeniz Sanat Hakemli Dergi, 4(8), 44-47.
Baudrillard, J. (2016). Tüketim toplumu (Çev. F. Keskin). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
Fletcher, K. (2008). Sustainable fashion and clothing: Design journey (2. baskı). London: Routledge.
Ş., M. (2005). Frankfurt Okulu ve kültür endüstrisi eleştirisi. Politikadergisi.
Kapak Görseli: tekstilsayfasi.blogspot.com